BIST 9.368
DOLAR 34,49
EURO 36,27
ALTIN 2.958,97

1 Kasım Depremi…

Milli irade 7 Haziranda, yıllardır süregelen yolsuzluk dosyalarının kapatılması gayretlerine, başkanlık sisteminin dayatılmasına, hukukun darmaduman edilip kişiye...

Milli irade 7 Haziranda, yıllardır süregelen yolsuzluk dosyalarının kapatılması gayretlerine, başkanlık sisteminin dayatılmasına, hukukun darmaduman edilip kişiye göre farklı tecelli eder hale getirilmesine, hukuksuzluğa “DUR” demişti.

Halk iradesi, ayrıca HDP’ye barajı aşma şansı tanıyarak, terör örgütü PKK’nın Kürtleri temsil edemeyeceğine de hükmetmişti.

Bundan, Kürt etnik kökene mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, haklarını demokratik yollarla mecliste arayacağı sonucunu çıkarmak yanlış olmasa gerek…

Buraya kadar her şey berrak, net ve anlaşılır. 7 Haziranda halk, görevini layıkıyla yapmış ve topu siyasetçilere bırakmıştı.

Meclise girebilmiş muhalefet partileri (MHP hariç) hükümeti kurma arayışı içinde kıvranırken, hiçbir mantığa oturtulamayacak bir adımla ülkenin bekası Devlet Bahçeli’ye toslamıştı!

 Ancak hiçbir şey olması gerektiği gibi yürümeyecek, milli irade tecavüze uğrayacaktı!

Cumhurbaşkan'ının, hükümetin kurulması ya da mümkünse kurulamaması yönünde taktik manevralarla AK Parti’nin yanında sürece müdahil olacağı biliniyor, bekleniyordu.

Nitekim öyle de oldu!

Cumhurbaşkanı, kısıtlı süreyi adeta hükümetin kurulamaması için elinden geldiğice ağırdan alarak kullandı.

Buna rağmen umutlar muhafaza ediliyor, kurulacak hükümetin ülkeyi uçurumun kenarından çekip alması ve 13 yıl süren istikrarsızlık, kutuplaşma ve her neviden haksızlıkların son bulacağı beklentisi canlılığını koruyordu.

İşaretlerini verse de hiç kimse asıl yıkıcı çelmenin Devlet Bahçeli’den geleceğini aklına getirmiyordu! Özellikle de böylesine kritik dönemde ve Türk Milleti için mevcut şartlarda alınabilmiş en ideal sonuç ortada iken…

Meclise girebilmiş muhalefet partileri (MHP hariç) hükümeti kurma arayışı içinde kıvranırken, hiçbir mantığa oturtulamayacak bir adımla ülkenin bekası Devlet Bahçeli’ye toslamıştı!

MHP, bir kez daha tarihi boyunca kendine yüklenen perde arkası misyonunu bu kez Bahçeli önderliğinde uygulamaya sokmuş ve AKP’nin can simidi ya da AKP’nin, koltuk değeneği gibi yakıştırmaları haklı çıkaracak şekilde hedefi 12’den vurmuştu!

1 Kasımda sandığa giden MHP’li seçmen, ister tepki deyin, ister kendine daha yakın bulduğu için deyin hiç fark etmez AKP istikametinde oyunu kullanmıştır.

 “MHP’nin varlık sebebi bizzat kendi seçmeni tarafından şimdi sorgulanmayacaktı da ne zaman sorgulanacaktı?” diye merak ederken Bahçeli’nin çelmesi ile ülkenin yaşadığı depremin daha büyüğünü bu kez MHP seçmeni yaratacaktı.

Halbuki deprem, bir doğa olayıdır. Şiddeti oranında ve zemin yapısına göre yıkıcı olabilir. Ancak bu doğa olayının yarattığı yıkımların etkisi zamanla geçer, hatta unutulur gider. Peki ya deprem bir milletin çöküşüne sebep olabilecek boyutta ise…

1 Kasımda sandığa giden MHP’li seçmen, ister tepki deyin, ister kendine daha yakın bulduğu için deyin hiç fark etmez AKP istikametinde oyunu kullanmıştır. AK Parti, büyük oranda MHP’li seçmen ve ölümle, şiddetle korkutulan Kürt kökenli vatandaşlarımızın oylarıyla kurmaylarını dahi şaşırtacak yüzde 49,3 gibi bir sonuçla yeniden tek parti olarak meclise girdi.

Bahçeli’nin Türk milletine hediyesi olan bu yıkımın adı 1 Kasım Seçimidir!

“Ya da 1 Kasım Depremi mi demeliyiz?”

Kararı saygıdeğer okurlarım versin, gelecekte ülkemizi bekleyen tehlikelere karşı duyarlı ve uyanık olsun.

Tek temennim budur...