BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,19
ALTIN 2.999,85
HABER /  GÜNCEL

08 Ağustos 2011 Basın Özeti

Tottenham'da ayaklanma, yağma ve kundaklama. Erdoğan'ın Esad'a çıkışının anlamı. Financial Times'ın YAŞ krizi değerlendirmesi ve Manchester City'ye futbol dersi.

Abone ol

Londra'nın kuzeyindeki haftasonu yaşanan ayaklanma gazetelerin manşetlerinde bu sabah.

Olaylar, Mark Duggan adlı bir kişinin polis silahından çıkan kurşunla öldürülmesinin ardından başlamıştı.

Polisin Duggan'ın bulunduğu araçtan kendilerine yönelen ateşe karşılık verdiği öne sürülüyordu.

Ancak Times, ilk balistik incelemelerin Duggan'ın olay sırasında ateş etmemiş olabileceğini ortaya koyduğunu manşetinden duyuruyor okurlarına.

Cinayeti protesto gösterisinin kontrolden çıkarak ayaklanma, kundaklama ve yağma olaylarına neden olduğununu anımsatan Times, başyazısında, meşru protesto gösterileriyle yaşanan yıkım ve yağma olayları arasında net bir ayrım olması gerektiğini kaydediyor:

''Hayatını kaybeden kişinin yas içindeki yakınlarına olaya ilişkin net yanıtlar verilmeli. Ama adalet arayışı bazıları bölge dışından gelen ve kaosu yaratan eşkiyalara serbest geçiş bahşedilmesi anlamına gelmemeli.''

'Patlamaya hazır bomba'

Guardian yazarı Dave Hill, ''Tottenham'da olanlar yerel bir yangın mı yoksa Londra'nın kuzeyi ve diğer bölgelerinde yaşanacak öfke ve ayaklanma yazının başlangıcı mıydı?'' sorusuna yanıt arıyor.

Tottenham'ın da içinde yer aldığı Haringey ilçesinde 10 bin kişinin işsizlik ödeneği aldığına, sadece Tottenham'da açılan her iş kontenjanına en az 54 kişinin başvurduğuna ilişkin istatistikleri aktaran Hill şöyle devam ediyor:

''İşsizlik ve bununla ilintili alt kültürler giderek müzmin birer sorun haline dönüşüyor. Tottenham ve komşusu Edmonton kasabası, bölgeyi yeni yatırımlar için cazibe merkezi haline getirebilecek planlarına olumlu yanıt alamadı. Bölgeyi canlandırabilecek stat projesi, Tottenham kulübünün taşınmak istemesi nedeniyle zorda.''

''Suç oranlarında az da olsa gerileme var, ancak hırsızlık kaygı verici oranda artıyor. Kamu kesintileri, yerel yönetimin 13 gençlik merkezinden sekizinin kapanmasına neden oldu. Böyle bir iklimde de, polisin bir kişiyi öldürmesi, birileri için, yasaya uyma ve başkalarına saygı gösterme yükünden kurtulmak için bahane oluşturuyor.''

'Tedirgin bekleyiş'

Financial Times'ın manşetinde ise, haftanın ilk gününde küresel ekonomiye ilişkin kaygılar var. ''Euro için kritik bir hafta, Amerika'nın kredi notu düşürüldü. Yatırımcılar da piyasalarda kargaşayı göğüslemeye hazırlanıyor'' diyor Financial Times.

Independent de krizi geniş şekilde irdelediği haberinde, Avrupa Merkez Bankası'nın euro bölgesi krizini kontrol altına alma çabası içinde gece boyunca olağanüstü toplantılar düzenlediğini aktarıyor. Toplantıların gündeminde ise, İtalya'nın hazine bonolarını aşırı faizlerin oluşmasını engellemek için piyasalar açılır açılmaz satın alıp almamak vardı diyor Independent.

Gece geç saatlerde Avrupa Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada, borç sorunu yaşayan ülkelerin tahvillerinin satın alınacağı duyuruldu.

Adları verilmedi, ama kastedilenlerin İtalya ve İspanya olduğu çok açıktı.

Gazetenin ekonomi editörü Sean O'Grady'ye göre, ''nasıl tarif edilirse edilsin, bu yeni bir kurtarma paketi. Finansmanının yükü ise, büyük ölçüde Almanya'nın sırtında olacak.''

Erdoğan'ın Esad'a uyarısının anlamı

Guardian'ın iç sayfalarında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'ye yönetimine yaptığı ''sabrımız taşıyor'' uyarısını irdeleyen Simon Tisdall imzalı bir makale dikkat çekiyor.

Tisdall, ''Türkiye, Suriye'ye İngiltere'nin veremediği mesajı gönderiyor'' başlıklı yazısında, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague'in Suriye'deki şiddet olayları konusunda yapabilecek pek bir şeyleri olmadığı itiraf ettiğini kaydederken, ama Suriye'nin daha güçlü komşusu Türkiye'nin daha az pasif olduğunu, Esad'ı azarlamak üzere Şam'a Dışişleri Bakanı'nı göndereceğini belirtiyor.

Tisdall'a göre, Türkiye'nin kaygısı hem insani hem de stratejik.

Şiddetten kaçanların Türkiye sınırının ötesine geçişlerinin Ankara için başağrısı yarattığını kaydeden Tisdall, Erdoğan'ın Esad'a halkını katletmeye son vermesi ve reform yapması çağrılarını dikkate almaması nedeniyle kızgın olduğunu belirtiyor.

Guardian yazarına göre, Türkiye ayrıca Suriye'de yaşananların PKK'yla mücadeleye sekte vurmasından kaygılı.

Ankara'nın bir diğer endişesi de, giderek daha fazla tecrit edilen Esad'ın İran'la ittifakının daha da önem kazanması.

Tisdall, eğer uyarıları yine dikkate alınmazsa Türkiye'nin Esad rejimini hedef alacak diplomatik ve ekonomik önlemleri gündeme getirebileceği veya Suriye'nin kuzeyinde Türk ordusunun kontrolünde bir güvenlik kuşağı oluşturacağı görüşünde.

'Orduyu siyaseten dize getirdi'

Financial Times'ta Türkiye'de geçen hafta Yüksek Askeri Şura toplantısında yaşanan krize ilişkin bir haber var.

''Yıpratıcı bir dizi kriz ardından orduyu siyaseten dize getiren'' Erdoğan hükümetinin, şimdi de komuta kademesinin mali ve yargısal özerkliğini daraltmayı planladığını aktaran gazete, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin genel başkan yardımcısı Ömer Çelik'e atfen, Türkiye'de zorunlu askerlikten profesyonel orduya geçişin de planlar arasında olduğunu kaydediyor.

Çelik, partisi 2002'de iktidara gelene dek Türkiye'de 'askeri devlet' ve 'siyasi devlet' olmak üzere ikili bir yapı bulunduğunu kaydederek, ''Ama artık orduyla ilişkiler modern ülkelerdeki gibi olmaya başladı'' diyor. ''Eskiden, hükümetlerin yerel yönetimlerden biraz daha fazla yetkiye sahip olduklarını, şimdi ise askeri bürokrasinin sivil hükümete hesap verdiğini'' belirten Çelik'e göre, ''Artık bu ikili yapı ortadan kaldırılmış durumda.''

Çelik, ordunun mali ve idari açıdan yeniden konumlandırılmasını sağlayacak düzenlemelerin anayasa değişiklikleriyle gerçekleştirileceğini de vurgularken, ''Türk Silahlı Kuvvetleri artık mali ve idari açıdan denetlenecek, modern ülkelerde olduğu gibi. Şeffaflık sağlanacak ve savunma bakanlığı da sivillerin kontrolünde olacak'' diyor habere göre.

Hükümetin zorunlu askerliğin kısaltılması için yollar aradığı da Çelik'in gazeteye verdiği bilgiler arasında.

'City'ye futbol dersi'

''Geri dönüşün kralları''.

Daily Telegraph, dün Wembley'de Manchester United ile Manchester City arasında oynanan maçın ayrıntılarını bu başlıkla sürmanşetinden duyuruyor okurlarına.

''United, City'ye patronun kim olduğunu gösterdi'' görüşünde gazete.

Aynı kentin takımları, lig şampiyonu Manchester United ile kupa galibi Manchester City, geliri ülke genelinde toplum yararına çalışan yüzlerce yardım kuruluşuna dağıtılan Community Shields kupası maçı için karşı karşıya gelmişlerdi.

Devre arası soyunma odasına 2-0 geride giden Kırmızı Şeytanlar, ikinci yarıda Smalling'in bir, Nani'nin de iki golüyle maçı 3-2 kazanarak sezona kupayla başlamış oldu.

Maça ilişkin en çarpıcı açıklama ise, United'ın golcüsü Rooney'den geldi. ''City'e futbol dersi verdik'' demiş yıldız futbolcu Guardian'ın haberine göre.