BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

04 Mart 2011 Basın Özeti

"Erdoğan, 14 yıl öncenin Erbakan'ını hatırlatıyor," Türkiye geçmişiyle nasıl yüzleşmeli, ABD'nin Libya karşısında ürkekliği ve Fransa'nın peçe yasağı kimlik krizini derinleştirecek mi?

Abone ol

Economist, sayfalarında Erbakan'ın cenazesinin demokrasi ve İslam açısından ne anlama geldiğini yorumluyor.

Zamanında tehlikeli bir gerici olarak görülen Erbakan'ın artık Türkiye'nin İslamcıları için ılımlaştırıcı bir etmen olarak görüldüğünün belirtildiği yazıda, Arap dünyasının olası bir örnek olarak Türkiye'ye baktığı bugünlerde, Erbakan'ın mirasının yeni bir önem kazandığı söyleniyor.

Yazıda, Erbakan'ın bir yandan devletle kavga ettiği, ancak diğer yandan ise devlete derinden bağlı olduğu belirtiliyor.

Dergiye, Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan'ın Erbakan ile yollarını ayırmasını ve Avrupa ve serbest piyasa yanlısı bir yol izlemesini Eski Refah partisi üyesi Haşim Haşimi şöyle değerlendiriyor: "Türkiye dışında küçük İslami gruplar tam ters yöne gidip, daha radikal hale geldiler."

Economist, Ergenekon davasının darbe yanlılarını da içerdiğinin şüphe götürmediğini ancak Ak Parti'ye muhalif olan masum kişilerin de davaya dahil edildiği kaygısının yaygın olduğunu da belirtiyor.

Yazı, başbakan Erdoğan'a yönelik şu hatırlatmayla sona eriyor: "Erdoğan, Avrupa yanlısı olmasının onu çekici kıldığını unutmamalı... Avrupa Birliği'nin bir Hıristiyan kulübü olduğunu söyleyen Erdoğan ise, endişe verici bir şekilde 14 sene öncesinin Erbakanı'nı hatırlatıyor.... Ancak ne olursa olsun, Türkiye deneyimi İslam ve demokrasinin (Erbakan ile olduğu gibi) bazen garip de olsa, sürdürülebilir bir bileşim olduğunu gösteriyor."

'Erbakan'ın başarısı hafife alınmasında'

Erbakan'ın Türkiye siyasi tarihi için ne anlama geldiğini Times gazetesi de, vefat eden tanınmış kişilerin ardından anma yazılarına yer verdiği sayfasında ele alıyor.

Yazıda Erbakan Türkiye'de İslamcı hareketin siyasi başarısının en büyük mimarlarından biri olarak tanımlanıyor ve başarısının rakipleri tarafından hafife alınmaktan da geçtiği belirtiliyor.

Erbakan'ın eğer hafife alınmasaydı 1973'ten itibaren çeşitli koalisyonlara dahil edilmeyeceği ve resmi konumunun prestijini İslamcı hareketin derin ve kalıcı kökler salabilmesi için kullanmasının mümkün olmayacağı savunuluyor yazıda.

Türkiye geçmişiyle nasıl yüzleşmeli?

Financial Times'ın yorum sayfalarına yazan Dani Rodrik ise, Oda tv baskını ve Ergenekon soruşturması çerçevesinde 10 gazeteci ve yazarın gözaltına alınmasını Türk demokrasisinin geleceği için tehdit oluşturduğu değerlendirmesini yapıyor.

Balyoz soruşturması sanıklarından Çetin Doğan'ın damadı olan Rodrik'in analizinde öne çıkan noktalar şöyle: "2010'daki anayasa referandumundan zaferle çıkan Erdoğan'ın seçim yapma şansı vardı. Demokratik meşruiyetini yeniden inşa edebilir ve hukukun üstünlüğünün yanında daha net bir şekilde durabilirdi.... Gerçek bir demokrasiye dönüş Edoğan'ın Fettullah Gülen hareketiyle olan ittifakını yeniden gözden geçirmesini gerektiriyordu."

Rodrik, Türkiye'nin İslamcı bir devlet değil, Orta Doğu'nun Rusya'sı olma yolunda ilerlediğini, Türkiye'nin Orta Doğu için demokratik bir örnek teşkil edebilmesi için geçmişle yüzleşmenin intikam siyaseti değil hukuk kuralları çerçevesinde ilerlemesi gerektiğini yazıyor.

ABD'nin Libya ürkekliği

Times gazetesi, başyazılarından birini uluslararası toplumun Libya karşısındaki kararsızlığına ayırmış.

Yazıda, Amerika Birleşik Devletleri'nin ürkekliği ve transatlantik anlaşmazlıkların Libya'ya karşı uygulamaları baltaladığı savunuluyor.

Obama'nın senatör olduğu dönemde, Sudan hükümetinin Darfur'daki köyleri bombalamasını önlemek için hava sahasının uçuşa kapatılmasını önerdiğinin hatırlatıldığı yazıda, yeni idari konumunun Obama'nın uluslararası krizler karşısındaki kararlılığını düşürdüğü söyleniyor.

Amerikan dışişleri bakanı Robert Gates'in İngiltere başbakanı David Cameron'a Libya konusunda getirdiği eleştiriler ise yazıda şöyle değerlendiriliyor: "Despotların en çok korktuğu şey, uluslararası toplumun saldırılar karşısında birlik içerisinde tutum sergilemesi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin yaşadığı fikir ayrılıkları, 1991'de Kuveyt'te püskürtüldükten sonra, Saddam Hüseyin'in 12 yıl boyunca Iraklılara işkence yapmasını mümkün kılmıştı."

Kaddafi'nin çocuk askerleri

Gazetenin iç sayfalarında yer alan bir haberde ise, Kaddafi tarafından Brega'ya savaşmak için çocuk askerlerin gönderildiği yazılıyor.

Haberde, Brega'da yaşanan çatışmada yaralanan ve Ecdabiye'de hastaneye kaldırılan askerler arasında 12 yaşında çocukların bile olabileceği söyleniyor.

Kaddafi'nin yanında savaşan Afrikalı paralı askerlerin kandırıldıklarını ve Avrupa'ya ulaşmaya çalışan göçmenler olduklarını söylediklerini de yazıyor Times gazetesi.

Fransa'da peçe yasağı ve kimlik krizi

Guardian gazetesi, Fransa'da önümüzdeki aydan itibaren uygulamaya konulacak ve detayları dün bir Başbakanlık notunda açıklanan peçe yasağına geniş yer ayırıyor.

Haberde, peçenin ev, ibadet yerleri ve özel araçlarda yolcu olarak seyahat edilen durumlar dışında yasaklanacağı anlatılıyor ve yasağa uymayan kadınların para cezasına çarptırılmanın yanı sıra laik Fransa'nın cinsiyet eşitliği ve cumhuriyetçilik ilkelerini hatırlamak üzere vatandaşlık testine tabi tutulacakları belirtiliyor.

Gazeteye Paris'ten yazan Angelique Chrisafis, kanunun zamanlamasının Fransa'nın kimlik krizini derinleştirme riski taşıdığını söylüyor.

Chrisafis, önümüzdeki yıl yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşırı sağın oylarını almak isteyen Sarkozy'nin bu nedenle Fransa'nın Müslüman nüfusunu bilinçli olarak damgalamakla suçlandığını yazıyor.

Haberde, ülkenin başbakanı Francois Fillon'un Sarkozy'nin İslam tartışmasına mesafeli durduğu, resmi adı "kamusal alanda yüz örtme" olan kanunun laiklik değil, kamu düzeni ve cinsiyet eşitliği kaygılarına vurgu yaptığı da belirtiliyor.

İngiliz medyasında Murdoch endişesi

Independent gazetesi ise, İngiltere hükümetinin onay verdiği, medya patronu Rupert Murdoch'a ait News Corporation şirketinin, İngiltere'de kurulu dijital uydu yayını şirketi BSkyB'nin kontrolünü ele geçirmesine izin veren anlaşmaya geniş yer ayırıyor.

Gazetenin başyazısı, anlaşmanın İngiliz medyasının çoğulluğu açısından kaygı verici olduğunu vurguluyor.

Yazıda öne çıkan noktalar şöyle: "Bazı medya kurumlarının iyi davranış sergileyeceklerine söz vermeleri inandırıcı olabilir. Ancak burada Murdoch'un medya imparatorluğunun karakterini hatırlamamız lazım. Örneğin, News of the World, büyük bir telefon dinleme skandalının ortasında gibi görünüyor.... Murdoch'un sahibi olduğu Amerikan kanalı Fox News, kin dolu bir sağcı yayıncılık yapıyor ve okyanus aşırı siyasi söylemin kutuplaşmasına katkısı büyük."

Anlaşmanın 21 Mart tarihine kadar sürecek bir istişare sürecine açıldığını hatırlatan yazıda, İngiltere'de çoğul, rekabetçi ve özgür düşünen bir basın dünyası isteyenlere itirazlarını dile getirme çağrısı yapılıyor.