BIST 9.412
DOLAR 34,40
EURO 36,35
ALTIN 2.838,99
HABER /  GÜNCEL

01 Nisan 2011 Basın Özeti

İngiltere gazetelerinde bu sabah: Libya'nın yaralı kurdu, Kaddafi yandaşlarından gerilla taktiği, Economist'in Arap ayaklanmalarına yorumu, İrlanda ekonomisi.

Abone ol

Haftanın son gününde İngiltere gazetelerinde yine Libya'ya ilişkin haber ve yorumlar öne çıkıyor.

Guardian gazetesi özel haberinde Kaddafi rejiminin en çok güvendiği elçilerinden birini görüşmelerde bulunmak üzere Londra'ya gönderdiğini yazıyor.

Habere göre Kaddafi'nin oğlu Seyfül İslam'ın üst düzey danışmanlarından Muhammed İsmail son bir kaç gün içinde Londra'yı ziyaret etti. Haber, İngiltere hükümetinde bu görüşmeye yakın kaynaklarca doğrulandı.

Guardian, İsmail'le yapılan görüşmelerin Libyalı yetkililerle Batı arasında son iki haftadır yapılan görüşmelerden sadece biri olduğunu belirtiyor ancak bütün bunların rejimin bir çıkış stratejisi aradığı sorusunu akıllara getirdiğini vurguluyor.

Libya'da ya da uluslararası ortamda fazla tanınmasa da İsmail, diplomatlar arasında Seyfül İslam'ın temsilcisi olarak biliniyor. Wikileaks'ın sızdırdığı Amerikan hükümetine ait iç yazışmalara göre İsmail, silah alım müzakerelerinde Libya hükümetini temsil etmişti.

'Yaralı kurt'

Times gazetesinin manşeti "Kaddafi'nin rejimi parçalanmaya başladı" Times, Bingazi'deki muhalif güçlerin sözcüsü Mustafa Beriyani'nin sözlerine yer veriyor: "Rejimin içten parçalanmaya başladığına inanıyoruz. Albay Kaddafi, yaralı bir kurttur. ve Yaralı bir kurt, sağlığı yerinde olandan çok daha tehlikelidir." Independent gazetesi, İngiltere'nin Kaddafi'nin on kadar yardımcısıyla da görüşme sürecinde olduğunu aktarıyor manşetinden.

Daily Telegraph gazetesi ise dün İngiltere'ye gelen Libya Dışişleri Bakanı Musa Koussa'ya dokunulmazlık verilmemesi kararı sonrası Koussa'nın Lockerbie faciasıyla bağlantısı ve olası savaş suçları nedeniyle sorular bulunduğunu yazıyor. Gazeteye göre, bu sorular diğer yardımcılarının Kaddafi'ye sırtlarını dönmekten caydırabilir.

Dokunulmazlık ve Libyalı liderler

Independent da aynı konuya değiniyor başyazısında.

Libya Dışişleri Bakanı'nın dokunulmazlık verilmemesinin sorun yaratabilecek sonuçları olabileceğine değinen Independent, şöyle devam ediyor:

"Eğer Kaddafi'nin yandaşları, sığınmanın karşılığının, adli takibat olmasından kaygı duyarlarsa, rejime bağlı kalmaya da meyilli olacaklardır. Bunun için, rejimi terkedenlere dokunulmazlığın reddi, çatışmaların can alıcı bir noktaya geldiği şu sıralarda, sadece Kaddafi'ye olan desteğin artmasına yarar."

Independent benzer bir ikilemin, Kaddafi'nin sürgüne gönderilmesi konusunda da yaşandığını yazıyor:

Böyle bir anlaşma çatışmaların derhal sona ermesi anlamına gelebilir ama karşılığında kanlı bir zorbanın, ömrünün geri kalanının nispeten rahat geçirmesine izin verilmesi pahasına.

Gerilla taktiği

Independent muhabirlerinden Kim Sengupta ise Ecdebiye'den gönderdiği haberinde Kaddafi'ye sadık birliklerin, gerilla taktikleri izlemeye başladıklarını yazıyor. Habere göre Kaddafi birlikleri, tankları bırakarak isyancıları ve koalisyonu şaşırtmak için, küçük baskın grupları oluşturmaya başladı. Sengupta, bunun hava saldırılarına karşılık geliştirilen bir taktik olduğuna ve rejim yanlılarının bu şekilde tespit edilmelerinin güçleştiğine dikkat çekiyor.

Muhabir, genel kanının direniş kampanyasının ancak yerel nüfusun yardımlarıyla başarıya ulaşabileceği yolunda olduğunu vurguluyor:

"Libya'nın doğusundakilerin çoğunun devrime hevesle destek verdikleri doğru. Ama rejimin de çeşitli topluluk ve aşiretlerden desteği bulunuyor. Yerel halktan isyancılara karşı savaşanlar da oldu.

İslam ve Arap Devrimleri

Economist dergisinin başyazılarından birinde "İslam ve Arap Devrimleri." başlığı göze çarpıyor. Arap uyanışında dinin "büyüyen bir güç" olduğuna dikkat çeken dergi, şimdi Batılıların kendilerine hakim olup demokrasiye güvenmeleri gerektiği yorumunu yapıyor.

Tunus'la başlayıp Mısır'a oradan diğer Arap ülkelerine sıçrayan ayaklanmaların tam hız devam ettiğini yazan Economist, şimdiye kadar bu ayaklanmaların seküler bir nitelik taşıdığını, bunun da Batılıları içten içe rahatlattığını ifade ediyor.

"Dine karşı olduklarından değil. Özellikle Amerikalıların çoğu dindar. Ama genelde dinin kendilerinde olan türünü tercih ediyorlar. 11 Eylül 2001'den bu yana da özellikle İslam konusunda gerginler."

Economist'in aktardığına göre bununla beraber, "İslam'ın Arap devrimlerinde büyüyen bir güç olduğuna dair işaretler alınıyor."

"Bu da hem Arap hem de Batılılar arasında seküler düşünen ve liberalleri huzursuzlandırıyor. Çoğulcu demokrasiyi reddeden türden İslamcıların, Arap uyanışını kendi istedikleri yöne çevirmelerinden, kadınlara baskı yapmalarından, Hristiyan ve Yahudilere karşı cihad bayrağı çekmelerinden korkuyorlar. "

"Çoğu Müslüman, Amerika ve Fransa'da olduğu gibi, din ile devlet işlerinin birbirinden ayrılmasına inanmıyor. Avrupa'daki bir çok "Hristiyan Demokrat" gibi dini coşkularını yitirmiş değiller. Türkiye, Malezya ve Endonezya gibi Müslüman demokrasilerde büyük İslami partiler bulunuyor."

İslami ile İslamcı arasındaki farka işaret eden Economist, "El Kaide, son bir kaç yılda Arapların kalbindeki ve zihnindeki yerini kaybetti. Cihad yanlıları sayıca azınlıkta." tespitini yapıyor.

Dergi, Arap dünyası dışında İslam ve demokrasinin yan yana rahat şekilde varolabildiği ülkelere ise Türkiye, Malezya ve Endonezya'yı gösteriyor.

Economist'e göre "Arap protestocular içindeki çoğu dindar Müslüman, hatta Müslüman Kardeşler üyeleri dahi, Türkiye'yi bir model olarak görüyor."

"Gerçi ılımlı bir İslami çizgideki hükümet, son dönemde kaygı verici biçimde, otoriter rejim sinyalleri yayıyor ama yine de halka, generallerden çok daha iyi hizmet veriyor. Ama bir model olarak İran'ın adı geçmiyor. Teokrasi, Arap sokaklarındaki gençlere hitap etmiyor."

Müslüman ülkelerin Batı'nın pek rahat olmadığı seçimler yapabileceklerini vurgulayan Economist, kaygılanmaya meyilli olanların ise, uzun vadede çıkarlarına bundan daha iyi bir alternatifin uymadığını hatırlaması gerektiğini dile getiriyor.

"Eski diktatörler, halklarını özgürlükler ve fırsatlardan mahrum bıraktılar, vaat ettikleri istikrarın dayanamayacağı açık. Müslümanlar kendi hayatlarının sorumluluğunu üstlenmedikçe İslam da modern demokratik dünyadaki yerini bulamayacaktır."

İrlanda ekonomisi

Financial Times gazetesi, İrlanda bankalarının ek 24 milyar Euro'ya ihtiyaç duyduğunu manşetten aktarıyor ve İrlanda hükümetinin bankacılık sektöründe radikal değişiklik planlarını ilan ettiğini yazıyor.

Gazeteye göre bu durum, İrlanda'yı kurtarma paketinin toplam maliyetini 70 milyar Euro'ya çıkaracak. İrlanda hükümetinin planları, yatırımcıların bankacılık sektörüne olan güvenini sağlama almayı amaçlıyor.

Bu sayede ayrıca bankaların merkez bankasından acil yardım fonuna bağlılığını da azaltmayı hedefliyor.

Dünyadaki Hintliler

Guardian, dünya nüfusunun yüzde 17'sinin Hintli olduğunu yazıyor.

Hindistan, dünyanın ikinci en büyük nüfus sayımının yapıldığı yer. Sayım sonuçlarına göre Hindistan, son on yılda 181 milyon artarak Çin'le arasındaki farkı biraz daha daralttı - bu rakam Brezilya'nın toplam nüfusuna eşdeğer. Çin 1 milyar 340 milyon vatandaşıyla, hala dünyadaki en kalabalık ülke. Ancak Hindistan'ın nüfusu da 1 milyar 210 milyona ulaşmış durumda.