BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,70
ALTIN 2.965,88

Şirketimde çalışan personele borç verdim… Tefecilikle suçlanır mıyım?

Nasıl olur demeyin cevap EVET, tefecilikle suçlanabilirsiniz.

Nasıl olur demeyin cevap EVET, tefecilikle suçlanabilirsiniz.

Hatta bir takım vergisel yükümlülüklerle karşı karşıya kalmanız da kaçınılmaz.

Şirketler çalışanların motivasyonlarını ve şirkete bağlılığını arttırmak için onlara bazen doğrudan prim ödemesi yapmakta, bazen de kulüplere üyelik, hediye çekleri, ailesi veya arkadaşlarıyla tatile gönderme şeklinde menfaatler ve avantajlar sağlamaktadır.

Bu şekilde sağlanan avantajlardan biri de şirket çalışanlarına çeşitli sebeplerle uzun vadeli ( ev veya araba satın alma, evlilik veya doğum masrafları, kısa vadeli finansman ihtiyacının karşılanması gibi ) borç para verilmesidir.

Çalışanına borç veren şirket ile çalışanı arasında oluşan bu hukuki işlem Borçlar Kanunun’ un 306. Maddesinde tanımlanan ( Karz bir akittir ki onunla ödünç veren, bir miktar paranın mülkiyetini ödünç alan kimseye nakleder ve ödünç alan kişi aldığı bu parayı belirli bir dönem içinde ödünç verene iade eder ) karz akdidir. ( ödünç alma-verme )

Bu para alışverişini borç alma-verme işlemi değil de iş avansı olarak açıklarım diye düşünüyorsanız bilmenizde fayda var bu da olmaz. Çünkü iş avansı verilmesindeki amaç, şirketin ticari faaliyetleri için çalışanlar tarafından yapılacak masrafların önceden karşılanmasıdır. Ayrıca iş avansının belli bir süre sonra (genellikle kısa bir süre olur) belgelere dayandırılarak kapatılması gerekmektedir.

Ülkemizde ödünç para verme işlemleri 30.09.1983 tarihli 90 numaralı kanun hükmünde kararname ile düzenlenmiş ve ödünç verme işini sadece kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kişilerin (ikrazatçılar) yapabileceği belirtilmiştir. Bu kanun maddesine göre çalışanlarına hangi gerekçe ile olursa olsun borç veren şirketler bu hükümler çerçevesinde tefeci olarak kabul edilebilir ve haklarında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla yasal işlem yapılma riski ile karşı karşıya kalabilir.

Grup şirketlerimiz kendi içinde borç alıp veriyor, şirket ortağı olarak şirketten borç para alıyorum, bu durum KHK ya aykırı bir işlem mi diye bir endişeniz varsa meraklanmayın.  Bu kanun hükmündeki kararnamenin bir istisnası var.

Bu istisnaya göre tüzel kişilerin doğrudan, ortak veya iştirakleri vasıtasıyla dolaylı olarak ortaklık ilişkisi içinde bulundukları diğer tüzel kişilere ödünç para vermeleri ikrazat sayılmamaktadır. Dolayısıyla grup şirketlerinin kendi aralarında borçlanması, şirketin ortağına borç vermesi bu kararnameye aykırı bir işlem olarak değerlendirilmemektedir.

BİR DE KARŞILAŞABİLECEĞİNİZ VERGİSEL RİSKLER VAR…

Kurumlar Vergisi Kanunu 13. Madde ve 21 seri numaralı tebliğin 3.1.2 bölümünde ‘’Öte yandan, kurum çalışanlarının söz konusu kurum ile ilişkilerinin sadece işveren-hizmet erbabı ilişkisi içinde bulunması durumunda ilgili kurum ile kurum çalışanı, yapılan ücret ödemeleri bakımından ilişkili kişi kapsamında değerlendirilmeyecektir. Ancak, kurum ile çalışanları arasında belirtilen istihdam ilişkisi dışındaki işlemler, ilişkili kişilerle yapılan işlem kapsamında değerlendirilecektir” denilmektedir.

Bu kanun maddesi gereğince çalışana ödünç para verme işleminin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında değerlendirileceği aşikârdır.

Şirkete ait paranın uzun süre çalışan üzerinde kalması mümkün bulunmayacağından hareketle, borcun verildiği tarihte emsallere uygunluk ilkesi gereği, banka kredi faiz oranları dikkate alınarak faiz hesaplanması ve faizli tutarı üzerinden çalışana KDV li fatura kesilmesi gerekmektedir.

Bir diğer sorumluluk ise DAMGA VERGİSİ…

Damga Vergisi Kanununda çalışana maaş, ücret, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, tazminat gibi her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar ( avanslar dâhil ) için düzenlenen makbuzlar ve cari hesabına istinaden yapılan ödeme emirleri ve havalelerin damga vergisine tabi olduğu belirtilmiştir.

TEFECİLİKLE SUÇLANMAMAK VE FAİZ HESAPLAMAMAK İÇİN NE YAPMALIYIM?

Tefecilik suçlaması ile karşı karşıya kalmamak ve transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında faiz hesaplayıp KDV li fatura kesmemek için yapmanız gereken;

Verilen borç paranın çalışanın maaşından kesmek suretiyle tahsil edilmesi ve maaş avansı olarak değerlendirilip, ona göre muhasebe kayıtlarına intikal ettirilmesi gerekmektedir. Çünkü Gelir Vergisi Kanunun 61. Maddesine göre iş akdi çerçevesinde çalışanın gelecekteki ücretlerine mahsuben verilen avanslar, ücret olarak değerlendirilmiştir. 

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli konu, borcun verildiği ayda tüm tutarın çalışanın bordrosuna ilave edilmesi, borç verilen tutar üzerinden gelir ve damga vergisi hesaplanıp ödenmesidir. Borcun verildiği dönemden sonraki aylarda, çalışanın maaşından kesilecek tutarlar için hesaplanan gelir ve damga vergisi, daha önce toplu şekilde ödenen vergilerden mahsup edilebilmektedir.  Böylece borç verme dolayısıyla şirketin herhangi bir vergi kaybı olmayacak, sadece verginin erken ödenmesi söz konusu olacaktır. Kısacası, iyilik adına yaptığınız bir işlemin karşınıza sorun olarak çıkmasını istemiyorsanız, çalışanlarınıza verdiğiniz paraları maaş avansı olarak değerlendirip, işlemlerinizi ona göre yapmanız lehinize olacaktır.