BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53

Myanmar ve Sistemle Kavgamız

Myanmar’da soykırım devam ediyor. Bizzat Myanmar Devleti’nin askerleri sivil halkı ayrım gözetmeksizin katlediyor.

Myanmar’da soykırım devam ediyor. Bizzat Myanmar Devleti’nin askerleri sivil halkı ayrım gözetmeksizin katlediyor.

Şehit sayısı şu an için 3000 civarında. Ölenlerin 1000 adeti aynı köyden diye bir haber geldi.

Bütün bunlara rağmen Myanmar’ın simgesi haline gelmiş meşhur Nobel ödüllü Suu Çii olanların terör örgütlerine yönelik bir operasyon olduğunu belirtti. Tabii ki bu saçma açıklamadan sonra çoluk çocuğun katledildiği bu saldırılar için ‘Nobel Ödüllü katliam’ nitelemesi yapıldı.

Biz Müslümanların uluslararası sistemle kavgası hala bitmedi. Hala oyunu kurallarına göre oynamak yerine alternatif çıkış yolları aramaya çalıştığımızı görüyorum.

Mesela Myanmar’da yaşanan insanlık dramı ile ilgili ilk açıklama Avrupa Rohingya Konseyi’nden geldi. İslam İşbirliği Teşkilatı yine geç kaldı yani. Bu geç kalış bazı duyarlı STK’ların tepkisini çekti. Mesela Sakarya’da toplanan duyarlı STK’lar katliamı kınadı ve BM ve İslam İşbirliği Teşkilatı’nı (İİT) inisiyatif almaya çağırdı. İİT kınadı tabii ki malum katliamı. Problem de bu zaten. Kınamaktan öteye geçememek..

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Dış İşleri Bakanımız sert şekilde tepki gösterdi söz konusu katliama. Lakin BM Daimi Temsilciliğimizden hiçbir şey duymadık. Mesela BM Genel Kurulu’nda herhangi bir inisiyatif başlatılmadı temsilciliğimiz tarafından. Daha kötüsü bu durum sadece bu olaya özgü değil. Kritik yerlerde olan diplomatlarımızın atalet sorunu halen devam ediyor.

Myanmar Devleti uluslararası hukuku çok taraflı olarak ihlal ediyor. İnsan hakları ve evrensel normlar bir tarafa sadece Uluslararası Ceza Divanı açısından incelendiğinde bile soykırım ve insanlığa karşı suç kapsamında katliamların yapıldığı aşikar. Sorun şu ki BM’in göndermek istediği araştırma komisyonuna Myanmar izin vermiyor. Kendi kurduğu komisyon ise hiçbir hak ihlalinin olmadığını söylüyor. Kısacası durum hayli vahim..

Hem ülke hem ümmet olarak doğru düzgün kolları sıvamanın vakti geldi artık. Sistemi anlamak ve sistemde aktif özne olabilmek için sistem uzmanı yetiştirmek lazım. Arabesk takılıp sisteme kahretmek kusura bakmayın ama zavallılıktır.

Açalım..

Ekonomi uzmanınız olmadan kapitalizme savaşamazsınız. Kapitalizmin yerine başka bir şey ikame etmek istiyorsanız kapitalizmi çok iyi bilmeniz gerekir. Bu önermenin aynısı hukuk için de geçerlidir. Uluslararası hukuktan şikayetçi isek uluslararası hukuk uzmanı yetiştirmemiz gerekiyor. Ya da uluslararası kamuoyu aldatmacalarından şikayet ediyorsak kamu diplomasisi denilen şeye azami önem göstermemiz lazım.

Zavallılık tabirini bilerek kullandım yukarıda. Çünkü ne zaman ekonomi ile ilgili konuşsak birileri çıkıp sistemin kesinlikle değişmeyeceğini ve bu post-kolonyal zulüm mekanizmasının ilanihaye devam edeceğini söylüyor. Üzücü olan bu tür şeyleri söyleyenlerin bizim aramızdan çıkması. Ben de diyorum ki yetiştirmediğin adamı yetiştirirler, yazmadığın kitabı yazarlar. Bilgiye ve uzmana önem vermezsen tabii ki o senaryo gerçekleşir. Aynı durum uluslararası ilişkiler için geçerli. Mesela Fetönün uluslararası ayağı ile mücadele etmek için çok iyi uluslararası hukuk, uluslararası ilişkiler, strateji ve kamu diplomasisi bilen uzmanlara ihtiyacımız var. Ya da Filistin’in haklı davasını savunmak için de aynılarına ihtiyacımız var ümmet ve ülke olarak. Her zaman söylüyorum: Filistin BM tarafından devlet olarak nitelendiği anda İsrail kudurdu. Demek ki bazı aklı evvel pesimistlerin iddia ettiği gibi Dünya’nın hepsi İsrail’i desteklemiyormuş. Demek ki sistem doğru şekilde kullanılırsa müslümanlar da masa başında zafer kazanabiliyormuş.

Pesimist tiplerden her daim nefret etmişimdir. Biz müslümanlar aktivite insanlarıyız. Hareket ve bereket arasındaki rabıtaya inananlardanız. En önemlisi de Sünnetullah’a aykırı davranarak sonuç alamayacağımızı biliriz.

Sistemi çözmeye çalışmadan sisteme küfretmek kadar büyük saçmalık olabilir mi? Bu hastalıktan kurtulma zamanımız geldi. Geleneğimize uygun şekilde adam yetiştirmenin önemini daha iyi kavramalıyız. Aksi takdirde sistem bizim aleyhimize işlemeye devam edecek.