Kıyametten sonra yaşanacak mucize
İnsanlar, şefaat için peygamberlere koşarlar; Âdem’e, Nuh’a, İbrahim’e, Musa’ya, İsa’ya. Hepsi, dua haklarını dünyada kullandıklarını belirtir ve “Rabbim bugün çok gazaplıdır, daha önce böylesine hiç gazaplanmamıştı, bundan sonra da böylesine hiç gazaplanmayacak” derler; sonra da kendi derdinde olarak “nefsî, nefsî” diye inlerler.
İnsanlar en son Peygamberler Peygamberi Seyyidü’l-Beşer’e (s.a.s) müracaat ederler. Şefaat hakkını bugüne saklamıştır O. Makam-ı Mahmudun ve Livâ-i Hamdin Sahibi o Zât, kalkar Arş-ı Azam’ın altına gider ve secdeye kapanır. Allah daha önce hiç kimse için açmadığı en yüce medh ü senaları O’nun için açar. O da bunlarla medh-ü sena eder Mâlik-i Yevmiddin’i. Kendisine şefaat-i uzma verilir; O da (s.a.s) ümmetinden şirk koşmamışlara, ehl-i kebâire şefaat eder.
Ve tabiî ki başka şefaatçiler de O’nun gölgesinde aynı mazhariyete ererler. Nihayet Rahmân’ın sonsuz rahmetiyle ğufrana boğulur daha nice mücrimler, nice müflisler… Burası mahşer mahkemesidir, haksızlık yapılmaz zerre kadar. Ahkemu’l-Hâkimîn, mü’minlere rahmetiyle muamele eder, kâfirlere ise adaletiyle. Bütün şefaatlere ve rahmetlere rağmen kurtulamayanlara bir ses gelir: “Siz şöyle bir tarafa ayrılın ey günahkârlar!” En son ve en büyük karşılaşma günüdür bugün. Ardından cihetsiz, her yönlü, izzet ve azamet yüklü bir nida daha duyulur: “Limeni’l-mülkü’l-yevm? Bugün mülk ve hakimiyet kimin? (Kimmiş mülkün hakiki sahibi, gördünüz mü şimdi?) Lillâhi’l-Vâhidi’l-Kahhâr! Mutlak galip, tek hâkim olan Allah’ın!..” (¼âfir, 40/16)
İnsanlar ve cinler iki ana guruptur. Her ikisinin de sağcıları ve solcuları vardır. Sağcılar, yani cennetlikler de bölük bölük: Nebiler, sıddîkler, şehitler, salihler… Bazıları sorgusuz sualsiz derhal, bazıları uçarak, bazıları yürüyerek, bazıları binekle, bazıları da yüzüstü sürünerek.. ve tabiî Sırat’ta takılıp kalanlar.. evet onlar da ateşte temizlendikten sonra yetişecek olanlar kervana, cennete giden kervanlara... Solcular, yani cehennemlikler de kısım kısım: