BIST 9.949
DOLAR 35,15
EURO 36,70
ALTIN 2.980,05

Kıyametten sonra yaşanacak mucize

Kıyametten sonra yaşanacak mucize

Zaman saati çaldığı an...

Kıyametten sonra yaşanacak mucize

Bütün varlık mezaristana dönmüştür, bütün varlık tabuta. Ölen de kendisidir, gömüldüğü yer de kendisi. Kim nedir, ne kimdir? Nasıllar, niçinler biter. Çünkü Azrail’i gören gözden perde kalkar; ve bir saniye önce şiddet-i zuhûrundan göremediği hakikatı, âyân-beyân müşahede eder. Dağılan bedeniyle, bedenindeki gözüyle değil; ruhuyla, yani kendisiyle. Muhteşem kâinat, muhteşem bir enkazdır artık…

Kıyametten sonra yaşanacak mucize

Böyle bin dekorlu bir yok oluş sahnesi canlanıyor, bir bitiş, bir tükeniş tablosu beliriyor insanın tahayyül dairesinde önce. Sonra git gide belirginleşiyor tasavvur perdesinde. İşte bu, insanoğlunun bütün bir tarihten miras aldığı köklü inanç: Kıyamet Saati! Nebilerin sözlerinden, velilerin gözlerinden. Şimdi Göğün yerlilere verdiği haber gerçek olmuş, te’vîl-i rüya vuku’ bulmuştur. Bütün beşeriyetin müşterek yâdına çarpan bir hak söz vardır. Topyekün mazinin “olması yakındır” dediği o cihanşümûl gerçek artık varlık sahnesine düşmüştür.

Kıyametten sonra yaşanacak mucize

Nihayet kıyamet saati ‘donk!' etmiş ve olan olmuştur. Demek Gök, doğru söylemiş. Heyhat ki süre bitmiştir. İman kapısına kilit vurulmuş, teklif semaya çekilmiştir. Derken bir devran böylece kapanmış, ve dünya “Hey gidi günler!"e karışmıştır.

Kıyametten sonra yaşanacak mucize

2. SAHNE: MERHABA UKBÂ