BIST 9.717
DOLAR 34,59
EURO 36,40
ALTIN 2.981,92

Kemal Kılıçdaroğlu ve Fuat Uğur helalleşmeden ne anladı?

Ve elimden her şeyim alınmasına rağmen hala olduğum yere çakılıp, hiçbir şey olmamış gibi hareket edersem... İşte o zaman ben kendimi "çıkarcı" ilan edip, aynanın karşısında yüzüme tüküreceğim!

Türk Dil Kurumu'nun sayfasına "Helalleşmek" yazıldığında, karşımıza Ayşe Kulin'in romanından bir cümle çıkıyor:

-Gözyaşları içinde helalleşmişlerdi kâhyasıyla.

Kırgınlardı demek ki...

Birbirlerine kötü söz söylemişlerdi belki de...

Sonra...

Helalleşmişler...

Helalleşirken gözyaşı dökmüşler...

                 ***

Başbakan seçim akşamı çıktı helallik istedi:

-Beni kıranlara hakkımı helal ediyorum.

Devam etti:

-Her kimi kırdıysam helallik istiyorum.

Ertesi gün...

Başbakan'ın "helallik" çağrısına ilk cevap MHP lideri Devlet Bahçeli'den geldi:

-Hakkımı helal etmeyeceğim!

Anlaşılan o ki...

Bahçeli çok kırılmış...

"Hesaplaşma" dedi ama...

Bu dünyada değil!

Başbakan'la öteki dünyaya bıraktı hesabını...

Saygı duyarım!

             ***

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da olumsuz yanıt verdi Başbakan'ın "helallik çağrısı"na:

-Hakkımı helal etmem!

-...?

-Özür dilerse hakkımı helal ederim.

İşte tam bu noktada koptum!

Kemal Bey, helalleşmenin anlamını bilmiyor mu acaba?

Erdoğan'ın helalleşmeden kastının aslında bir özür olduğunu idrak edemiyor mu?

Eğer bilmiyorsa...

Eğer inançlı insanların kırgınlıklar sonrasında, kötü sözler sonrasında birbirlerinden helallik aldığını bilmiyorsa, "Halkın Partisi" CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun halkla uzaktan yakından ilgisi yoktur demektir!

Kemal Bey, Türkiye'yi rahatlatan bir açıklama yapabilirdi oysa!

"Benim de hatalarım oldu, ben de helallik isterim!" diyebilirdi mesela.

Ne olurdu Kemal Bey bu açıklamayı yapsa!

CHP lideri ne kaybederdi?

Hiç!

Aksine...

Büyürdü!

Aksine, Türkiye'yi rahatlatırdı!

İz bırakırdı!

Örnek olurdu!

                      ***

Bizim toplumumuzda ne yazık ki kabullenmeme gibi bir kötü huy var.

Ertuğrul Özkök'ün Ahmet Kaya'nın mezarını ziyareti mesela.

Allah'ım Allah'ım...

Ertuğrul Özkök gibi, "günahkar" biri nasıl olur da bu ziyareti yaparmış!

Eleştiri söz konusu olunca, mangalda kül bırakmayan sevgili arkadaşım Fuat Uğur'ın "özür listesi" hazırlamasına twitterda karşı çıktım diye, neredeyse Ergenekoncu ilan edilecektim!

Vay, nasıl olur da ben Ertuğrul Özkök'ü savunurum!

Adam en güzel kıyafetini giymiş, almış eline bir gül gitmiş günahıyla sevabıyla mezar taşının başında oturmuş, hatasını da, attığı o alçak manşeti de anlatarak Ahmet Kaya ile helalleşememiş bile!

Bildiği duaları okumuş!

"Geç oldu" demiş...

Daha doğrusu "helalleşmek için" geç kaldığını yazmış!

Özkök, sözünü esirgemiyor...

Ahmet Kaya'nın mezarına günah çıkarmak için gitmediğini açık açık yazıyor.

Üzgün olduğunun altını özellikle çiziyor...

"Bilerek kötülük" yapmadığını belirtiyor.

"Bilmeden" sadece Ahmet Kaya'ya değil, birçok kişiye "kötülük" ettiğini itiraf ediyor!

Yanlış anlaşılacağı yönünde uyarı da alıyor...

Ve Özkök, yazısını şu sözlerle bağlıyor:

"Mezarın kapısından çıkarken kulaklarımda Edith Piaf'ın o harika şarkısı vardı.
‘Je ne regrette rien'
Hayır, hiçbir şeye pişman değilim...”
Hayat bana çok bonkör davrandı.
Çok şükrettim. 
Geriye baktığımda görüyorum ki; bazı insanlara hoyrat davranmışım.
Pişman mıyım? Geri çevrilmesi mümkün olmayan şeylere pişman olmak neye yarar ki...
“Üzgün müsün” diye sorarsanız; evet, çok üzgünüm."

İlkokul seviyesindeki bir çocuk bile, bu sözlerin ne anlama geldiğini anlardı. Ama Fuat Uğur, Özkök'ü anlamamak için gün boyunca direndi durdu.

Ben karşı çıkınca da...

Aklına ilk gelen "çıkarcı" sözü oldu!

Fuat, gün boyu twitterda ona buna cevap yetiştirmeyi kendine iş edinmiş olmalı ki, bir dakika olsun parmaklarında yorgunluk belirtisi olmadı. Yazdıkça yazdı.. Benim ne çıkarcılığım kaldı, ne de anlama özürlü olmam.

                      ***

Yani ben Ertuğrul Özkök'ü savunmuş oldum Fuat'a göre...

Ve ben bu savunmayı yaparken...

Mutlak bir "çıkar" uğruna yaptım!

Çıkarcı olmak!

Eğer birgün, kapının dışına itilirsem...

Ve elimden her şeyim alınmasına rağmen, üç kuruşluk çıkarım uğruna hala olduğum yere çakılıp, hiçbir şey olmamış gibi hareket edersem... İşte o zaman ben kendimi "çıkarcı" ilan edip, aynanın karşısında yüzüme tüküreceğim!

Buradan Allah'ın huzurunda yemin ediyorum!