BIST 9.949
DOLAR 35,23
EURO 36,69
ALTIN 2.987,97
HABER /  GÜNCEL

Gülen'den yeni Gezi Parkı yorumu

Fethullah Gülen Gezi Parkı olayları ile ilgili olarak her kesimi eleştirerek sağduyu çağrısı yaptı.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- Fethullah Gülen Gezi Parkı olaylarının masum ağaç savunmacıların yanı sıra aynı zamanda ağaca zarar verenlerin de olduğuna dikkat çekerek sağduyu çağrısı yaptı. Bunun hak arama meselesi olmadığını söyleyenleri de eleştiren Gülen, kabahatin herkeste aranması gerektiğini söyledi.

Gülen, yabancı basının da Türkiye'yi eleştirmesine de dikkat çekerek "Basın kıyamet kopmuş gibi Türkiye'yi yansıtıyor, Suriye'de kıyamet kopuyor umurlarında değil, canlı bombalar patlıyor umurlarında değil" dedi.


Fethullah Gülen salı günkü sohbetinde Taksim Gezi Parkı protestoları ve sonrasında gelişen hadiseler ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.Herkul.org'da yayınlanan sohbetten bir kısım şöyle...

HAKSIZLIK YAPIYORUZ

Yol peygamberlerin yoludur. Peygamberlerin varislerinin evliyanın, asfiyanın yoludur. Seleflerimizin yoludur. Dünyada devletler muvazenesinde muvazene unsuru, devletler te’sis etmiş, ruh ve mana kökleriyle beslenen ecdadımızın yoludur.

(O yolu takip edemediğimiz için) başa çıkamıyoruz problemlerle gördüğünüz gibi. Bir yerde bir haksızlığı bastırmak için elli türlü haksızlık yapıyoruz, elli türlü zulme giriyoruz. Elli türlü i’tisafa (zulüm ve haksızlığa) sebebiyet veriyoruz. Kinleri, nefretleri körüklüyoruz. Üstesinden gelinmez bir şeye sebebiyet veriyoruz.

NİYE ZAYİAT YARATIYORLAR

Beri tarafta da birileri… Niye vuruyorlar? Niye öldürüyorlar? Niye zayiata sebebiyet veriyorlar? Ne günahı var o masum insanların ki camlarını kırıyorlar; molotof kokteyli atıyorlar yurtlara, pansiyonlara, evlere, okullara, üniversitelere, hatta banka şubelerine!.. Öyle bir mantıksızlık, gayr-i insanîlik alıp gidiyor.

MASUM İNSANLARIN İSTEKLERİ GÖRMEZDEN GELİNİYOR 

Şimdi “Bütün bütün böyle.. bir hak arama meselesi hiç yoktur!” derseniz, oradaki bazı masum insanları, masum istekleri de görmezlikten gelirsiniz. Bir kere başta, biz onları ihmal etmişiz. Onlar bizim ihmalimizin meydana getirdiği nesillerdir. Saniyen; bazı makul istekleri vardır onların.

AĞAÇ DERKEN KENDİLERİ YEŞİLİ ÖLDÜRDÜLER

Hakikaten “Bir park.. ağaçları sökülmemeli; insanların gezisine müsait hal, o durum, o tablo korunmalı!” diyebilirler, öyle değerlendirebilirler. “Ekosistem” diyebilirler, “Yeşili öldürüyorsunuz!” diyebilirler. Fakat sonra bunu yaparken, orada denge korunamayabilir. Bu defa kendileri yeşili öldürürler. Kendileri genel ahengi bozarlar, ekosistem diye bir şey ortada bırakmazlar. Böyle bir başka mevzudaki duyarsızlık, az meseleyi anlayamama, başka tarafta farklı bir tefrite sebebiyet verir veya farklı bir ifrata sebebiyet verir, hafizanallah.

İSTİSMAR ETMEK İSTEYENLER VAR 

Fakat, bir yönüyle bizim bir zayıf yanımızı, bazı masum insanların belki zayıf yanları sanılan masum isteklerini istismar etmek isteyen dışta ve içte bir sürü, böyle kulaklarıyla genel havayı almaya çalışanlar da var.

Hani bazı mahluklar, kulaklarıyla havayı almaya çalışırlar, kıpırdatırlar kulaklarını, sesleri duymaya çalışırlar. Onlar, böyle bir şeyi duyunca (istismar ederler.)

SURİYE'DE KIYAMET KOPUYOR UMURLARINDA DEĞİL

Şimdi dünyada bütün medya Türkiye’nin aleyhinde; burada da öyle, başka yerde de öyle, Avrupa’da da öyle. Sanki kıyamet kopmuş gibi bir halleri var. Suriye’de kıyamet kopuyor umurlarında değil.

Irak’ta kıyamet kopuyor umurlarında değil. Daha dünyanın değişik yerlerinde canlı bombalar umurlarında değil. Fakat Türkiye bölgede muvazene unsuru olma durumunda bir devlet.. belli kazanımları olan bir devlet.. belli yere gelmiş bir devlet. İşte bir taraftan o masum istekler.. o masum isteklerin içte bazı kimseler tarafından istismar edilmesi, belli ideolojilere kurban edilmesi o masum isteklerin.. başkalarının da bu meseleyi kendi hesaplarına derinlemesine değerlendirmeleri.. bizim gafletimiz, bizim cehaletimiz, bizim görmezliğimiz; başkalarının uyûn-u sâhire şeklinde, hiç uyumayan gözler şeklinde bizi bir kere daha kündeye getirme adına zemin oluşturma gayretleri. Olan, o oldu.

Bu tablo.. bunu Sahib-i Şeriat haber vermiş. İnsanlar kendi ruh ve mana köklerinden koparılınca böyle olacak, haber vermiş onu.

Meseleye bu zaviyeden yaklaşınca zannediyorum, biz de bakış zaviyemizi bir kere daha gözden geçirmemiz lazım. Acaba kabahat bu meselelere karşı umursamazlık içinde bakan, her şeyi hafife alan, “şuydu, buydu” deyip geçiştirende mi?

KABAHAT KİMDE

Yoksa sokakları bir yönüyle harp meydanlarına çeviren insanlarda mı? Ya da bütün bunların kabahati, sistemde mi? Bizim iyi nesiller yetiştiremeyişimizde mi? Onlara yürekten sahip çıkamayışımızda mı? O zaman sistemin gözden geçirilmesi lazım. Bizim, düşüncelerimizi bir daha gözden geçirmemiz lazım.

KENDİMİZLE YÜZLEŞELİM

Biz ettiysek bunları, bence, kendimize dönerek, kendimizle yüzleşerek, burada kendimizle hesaplaşarak, daha büyük hesaplarla karşı karşıya kalmamızdan sıyrılmamız lazım. Şimdi kendimizle yüzleşmezsek şayet, kendimizle hesaplaşmazsak, altından kalkamayacağımız hesaplarla karşı karşıya kalırız, hafizanallah.

Terbiye sistemlerimizi gözden geçirmemiz lazım. Kimler o çocuklar? Kimin çocukları o sokaklarda mantıksızca hareket edenler? Hak davası değil o! Hak davası olsa, bir yerde toplanırlar, duygularını dile getirirler, ifade ederler orada, efendice, insanca, eğitim görmüş insanca, ayrılır giderler. Anlayan anlar, anlamayanlar için bir daha çıkar, derler o meseleleri. Organize olurlar bir yönüyle. Madem seçim sandıkları var; onu millete havale ederek, sandığa havale ederek, orada o mevzuda ciddi gayret sarfederler, çalışırlar. Ayakları altlarına gelmeden, gece-gündüz koşturur dururlar; insanları ikna ederler, “Şunu beğenmiyoruz, bunu beğenmiyoruz” derler. Beğendikleri bir şey varsa, onu intihab ederler. Onu da beğenmezlerse, beklerler sabırla; bir başka fasılda onu da bir yönüyle bertaraf eder, başkasını intihab ederler.. başkasını intihab ederler...

Demek ki, aslında biz bize etmişiz. Tabanda mesele.. toprak kirlendiğinden dolayı, kuvve-yi inbatiyesini kaybettiğinden dolayı, atmosferi, ozonu deldiğimizden dolayı, güneş şuaları ters geldiğinden dolayı, her şey aleyhte cereyan ettiğinden dolayı, böyle nesebi gayr-i sahih bir kısım hadiseler ve onu temsil eden bir kısım nesiller oluşuyor. Bunları düzelteceğimiz ana kadar da, tabir-i diğerle, problemi insanda çözeceğimiz ana kadar da problem çözülmeyecektir. Bizim bize bakmamız lazım. Biz aslında bize ettik yani. Sistemi gözden geçiremedik; “Nasıl yaparsak bu nesiller ciddi nefis muhasebesi içinde, bir nefis muhasebesi yapan nesil olarak yetişir, insan olarak yetişir; tahribatları tahribatla karşılamak değil de, tahribatları tamiratla gidermeye çalışan bir nesil yetişir?” Düşünmedik bunları.

Kur’an diyor ki,

“Siz kendinize bakın! Siz hidayette, doğru yolda, istikamette olduktan sonra başkaları size zarar veremez.” (Mâide, 5/105) Sizin istikametiniz, hakkaniyetiniz, vifak ve ittifakınız, en olumsuz şeyleri bile nötralize eder, onları tesirsiz hale getirir. Biz bize bakmadık esasen.

Hidayette olup olmadığımızı, doğru yolda olup olmadığımızı kontrol etmedik. Başıboş nesiller yetişti; ne doğru ne yanlış onu bilmeyen nesiller yetişti. Biz umursamazlık içinde baktık. Çok defa onları hafife aldık. “Bir avuç” dedik onlara.. ve onlar da azgın, esirmiş insanlar gibi sağa sola saldırdılar.