BIST 9.645
DOLAR 32,59
EURO 34,80
ALTIN 2.420,40

Emeklilikte yaşa takılanlar ve ciddi devlet yaklaşımı!

Devlet kurumlar üstü bir yapıdır. Dolayısıyla attığı, atacağı her adımı çok önceden planlar ve kesintisiz uygular.

Planlamadan yoksun yönetim anlayışı, söz konusu devlet yönetmek olduğunda affedilemez zafiyet olarak görülmeli ve siyasi yaklaşımlar bir tarafa bırakılarak konu profesyonellere havale edilmelidir.

Devleti oluşturan en önemli unsurlardan biri nüfus olduğuna göre bireylerin devlete olan güveni korunmak zorundadır. Şayet toplumda yaygın olarak güven kaybı baş göstermişse devlet için geri dönüşü olmayacak çöküş süreci de başlamış demektir.

Bu nedenle uygulamaya sokulacak her kararın bilimsel dayanağı ve akılcı temeli olması gerekir.

En bariz şekilde kendini hissettiren ve özellikle de eğitim alanında şahit olduğumuz deneme yanılma yöntemi hiç bir ciddi devlet yönetimi anlayışıyla bağdaşmaz.

Kaldı ki; topluma yansıması ve sonuçları hesap edilmemiş kararlar, neredeyse hayatımızın her alanında karşımıza çıkmakta.

Bunlardan biri de son günlerde gündeme daha sık gelmeye başlayan “emeklilikte yaşa takılanlar” konusudur.

Yetkililerin konuyla ilgili yaptıkları açıklamalarda ne anlamı itibariyle sonuç çıkarılacak netlik ne de ciddiyet bulunmakta.

Ortada ailelerin dağılmasına, insanların açlığa mahkûm edilmesine sebebiyet veren oldukça ciddi toplumsal bir mesele duruyor.

Bu meselelere çözüm aranırken önerilecek çözümler akılla mantıkla çelişmemeli.  

İnsanlar iş hayatına başlarken geleceklerine dair plan yaparlar. Bu planlarında emeklilik ve sonrası da vardır. Çalışma hayatı içinde geleceklerini garanti altına almak adına borçlanır ve başlarını sokabilecekleri bir evin sahibi olmak için birçok sıkıntıya göğüs germek zorunda kalırlar. Her şey yolunda giderse belki bir ev sahibi de olurlar.

Ama bir gün devlet plansız programsız ve hatta hukuksuz bir adımla bütün onca planı yerle yeksan eder!

Emekliliklerine son 1-2 sene kalarak sigortalılara “kurallar değişti” der.

Çoğu işsiz ve emeklilik için yaşa takılanların son umudu da böylece suya düşer.

O ana kadar envai zorluklara direnen bu insanların artık eski direnme gücü de kalmamıştır.

İş için çaldıkları her kapı “yaşlısınız” denilerek yüzlerine kapanmakta, devlet ise “emekli olmak için çok gençsiniz” demektedir!

Yaşama tutunabilmek için çalışma hayatı boyunca elde ettikleri kazanımları da hızla erimekte ve ne yazık ki yaşlılıkta başlarını sokabilecekleri bir ev edinebilmişlerse o da ellerinden kayıp gitmek üzeredir.

Artık emekli olsalar bile alacakları maaş ile kira ödeyerek yaşamlarını sürdürmeleri imkânsız olacaktır.

Durum bu derece vahimken Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik Söz Sende’de şöyle diyor;

“Bazı vatandaşlarımız diyorlar ki biz 20 yıl çalıştık, dolayısı ile prim günümüz tamam. 45 yaşındayız ama 2 yıl beklemem gerekiyor. Ben de diyorum ki popülizm adına mavi boncuk dağıtmak kolay. Ancak biz devlet yönetiyoruz. 47 yaş emekliliği dünyanın neresinde var?”

Belli ki Sayın Bakan gelecek soruyu tahmin ettiğinden dersini çaılmış ve en az hasarla geçiştirmenin yolunu bulmuştu.

Konu hakkında kadınlar üzerinden örnekleme yapması da bu sebepledir.

Yani popülizme karşı olduğunu belirtirken bile popülizme başvuruyor Sayın Bakan.

Zira kadınların emeklilik süreleri erkeklere oranla daha kısa!

 “Biz devlet yönetiyoruz” derken bile devamında yazımın giriş kısmında da belirttiğim vatandaş - devlet ilişkisini güvensizlik temeline oturtmaya hizmet etmekten çekinmiyor.

Devlet yönetmek ciddi iştir demiştik!

Yöneticiler bırakın sayısı milyonlara varan mağdurlar yaratmayı, ele alacakları konuda bir tek kişinin bile mağdur olmaması için planlı adımlar atacak kadar ciddi yaklaşımlar içinde olmalıdır.

Yönetimde asıl olan ciddiyetse, ciddiyet budur.

Yolsuzlukların doruğa ulaştığı bir dönemde tasarrufa elde edilmiş hakların gaspı ile başlamak hangi ciddi yaklaşımın tercihi olabilir?

Fiili prim ödeme gün sayısı 8000 günün üzerine çıkmış,işe başlama tarihindeki ilgili yasanın belirttiği prim gün sayısına tur bindirmek üzere olan bu insanları emekli etmemek hangi ciddi yönetimin tercihi olabilir?

Konu “emeklilikte yaşa takılanlar” olunca, ciddiyet kelimesi atılan adımların yanında pek de ciddi durmuyor yazık ki!